Hutbeler

Komşularımıza karşı görevlerimiz

بِسْمِ اللهِ الْرَحْمَنِ الْرَحِيمِ

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَ بِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَ بِذِي الْقُرْبَى وَ الْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَ الجَارِ الجُنُبِ وَ الْصَاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ الْسَّبِيلِ وَ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللهَ لاَ يُحِبُّ مَنْ كاَنَ مُخْتَالا فَخُورًا  


Bismillahirrahmanirrahim
[Rahman ve rahim Allah’ın adıyla]
“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”

[Nisa suresi, ayet 36]

Muhterem Müslümanlar,

aileden sonra hukukuna en çok riayet etmemiz gerekenler, bir arada yaşadığımız komşularımızdır. Zor anlarımızda ilk yardım elini uzatan, sevinç ve kederlerimizi paylaşan onlardır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Allahü Teala, yakınımız olsun olmasın bütün komşularımıza iyi davranmamızı, iyilik etmemizi emrederek şöyle buyurmaktadir; “Allah’a ibadet edin. O’na hiçbir şeyi eş ve ortak koşmayın. Anaya-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya… iyilik edin…” [1]

Görülüyor ki Allah’a şirk koşmadan ibadet yapılması emredildikten hemen sonra çevremizde yaşayan insanların haklarına riayet etmemiz istenmektedir. Onların başında anne-babamız, akrabalar, yetimler ve miskinleri takiben komşular gelmektedir. Peygamberimiz (s.a.s.) de bir hadis-i şerfte '”Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusuna iyilik etsin.” [2] buyurmuştur.

Muhterem Müslümanlar,

komşu haklarının önemini en çarpıcı bir biçimde vurgulayan başka bir hadis-i şerifte ise Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: “Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.” [3] Vahiy meleği komşu hakkında o kadar ısrarla tavsiyede bulunuyor ki, mirasta hakkı olan yakınlarımızla komşular arasında ramak kalıyor. İşte bu nedenle, komşulara iyilik etmek birçok hadisi şerifte imanla ilişkilendirilmiştir. Şöyle ki, bir defasında üç kere “Vallahi iman etmiş olmaz” buyuran Rasulullah’a “Kim iman etmiş olmaz ya Rasulallah” diye sorulunca; “Kötülüğünden komşusunun emin olmadığı kimse” [4] cevabını vermişlerdir.


Değerli Mü'minler,

komşularımıza karşı yerine getirmemiz gereken görevlerimizin neler olduğuna özetle değinecek olursak; komşularımız arasında din farkı da gözetmeksizin onlara karşı tatlı sözlü, güler yüzlü olmalı, onlarla karşılaştığımızda selamlaşmayı, hal hatır sormayı, neşe ve kederlerini paylaşmayı ihmal etmemeliyiz. Sağlık ve hastalıklarında, üzüntü ve sevinçli anlarında onları yalnız bırakmamak, onlara ikramda bulunmak, fakir ve muhtaç komşuların yardımına koşmak, kimsesiz ve yaşlı komşularımızın işlerini takip etmek komşuluk görevlerindendir. Peygamber efendimiz bir taraftan komşulara iyi davranılmasını tavsiye ederken diğer taraftan da; “Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin.” [5] buyurarak komşuya kötülük etmekten de sakındırmıştır.

Değerli Müminler,

yine Efendimiz “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” [6] buyurmak suretiyle özellikle günümüzde örneklerini gördüğümüz; birbirlerine güvenlerini yitirmiş, birbirini tanımayan, sevincin ya da üzüntünün paylaşılmadığı komşuluklara işaret ederek uyarıda bulunmuştur. O halde kalbi İslamla güzelleşmiş müminler olarak bizler bu kadar iç içe yaşadığımız komşularımızla iyi geçinen, seven, sevilen ve onlara güven veren komşular olmalıyız.

[1] Nisa 4/36.
[2] Müslim, Birr, 59.
[3] Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Tercemesi c. 7, s. 406 ve c. 12, s.130.
[4] Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Tercemesi c. 5, s. 196 ve c. 12, s.130.
[5] Müslim, iman, 73, 75.
[6] Et-Tergib ve t-Terhib 3/358.

Bülent EROĞLU
Biebesheim Ayasofya Camii Din Görevlisi




2011-05-13