Hutbeler

İslam’da akraba ilişkileri ve ziyaretleşme

 بِسْمِ اللهِ الْرَحْمَنِ الْرَحيِمِ

وَ ءَاتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَ الْمِسْكِينَ وَ ابْنَ السَّبِيلِ وَ لاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا


Bismillahirrahmanirrahim
[Rahman ve rahim Allah’ın adıyla]
“Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını ver, elindekileri de tamamen saçıp savurma.”

[İsra suresi, ayet 26]

Muhterem Müslümanlar!

Yüce Allah tarafından en üstün vasıflarla yaratılmış olan insan, ailesine, anne-babasına ve bütün akrabalarına karşı sorumlu bir varlıktır. Kuşkusuz İslam dini, akrabalık ve aile ilişkilerine büyük önem vermiş, bu ilişkilerin ilkeli, sağlam ve devamlı olmasına da özen göstermiştir.

Muhterem mü’minler!

Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de akrabalık ve diğer ilişkilerin önemiyle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Allah’a kulluk edin, O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabalara, yetimlere, düşkünlere, yakın ve uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve size hizmet eden kimselere iyilik edin.” [1] Görüldüğü gibi yakınlarımızla iyi münasebetler geliştirmemiz ve onların sıkıntılarını paylaşmamız, Allah’a imandan sonraki en önemli vazifelerimizden birisidir. Çünkü aile ve yakınlar arasındaki birlik, toplumsal beraberliği meydana getirmektedir. Bu kutsal yapının içindeki güçlü iletişim ve dayanışma, sağlıklı nesillerin yetişmesine ve sağlıklı fikirlerin gelişmesine büyük katkı sağlamaktadır. “Akrabalarına, düşküne ve yolcuya hakkını ver, elindekileri de tamamen saçıp savurma.” [2] ayetinde de yüce Rabbimiz, yakınlarımıza karşı sorumlu olduğumuzu ve bu sorumluluğun gereğini yapmamızı emretmektedir. İslam dini, akrabaları birbirlerine mirasçı kılmış, farz olan zekatın verilmesinde ve diğer yardımlar konusunda önceliği muhtaç olan akrabaya vermiştir. Nitekim Resulullah Efendimiz (s.a.s.)’ın bu konudaki hadis-i şerifi çok manidardır: “Fakire yapılan yardımın sevabı bir, akrabaya yapılanınki ise iki kattır. Biri yardım sevabı, diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır.” [3]

Muhterem kardeşlerim!

Akraba ilişkileri konusunda en güzel örneğimiz olan Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse, akrabasını görüp onlara sahip çıksın.” [4] buyurmaktadır. Ayrıca “Akrabasıyla ilgisini kesen kimse cennete giremez.” [5] buyuran Resulullah Efendimiz (s.a.s.), yakınlarını daima ziyaret eder, sıla-i rahim yapar, kendilerine ikramlarda bulunur ve onlara hediyeler gönderirdi. Akrabasıyla buluştuğunda gözleri güler, gönlünde büyük bir huzur duyardı. Ayrıca, İslam dinini ilk önce yakın çevresine anlatarak tebliğ vazifesine akrabalarından başlaması, yakınlarını sadece maddi açıdan değil, din eğitimi açısından da görüp gözettiğinin açık bir ifadesidir.

Muhterem Müslümanlar!

Akraba ziyaretinin dinimizin bir emri olduğu gerçeğini daima hatırlayalım. Bütün işlerimizde Allah’ın rızasını gözetmeye gayret ederek, hiçbir maddi karşılık beklemeden, samimiyetle ve içtenlikle gönül kapılarımızı açık tutalım. Yakınlarımızla ilişkilerimizi yeniden gözden geçirip çağın bütün teknik imkanlarını kullanarak onlara daha yakın olmaya çalışalım. Unutmayalım ki: “Kim akrabalık bağını korursa, Allah ona merhamet eder. Kim onu koparırsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini keser.”

[1] Nisa, 4/36.
[2] İsra, 17/26.
[3] Tirmizi, Zekat, 26
[4] Buhari, Edeb, 85.
[5] Müslim, Birr, 18, 19.
[6] Buhari, Edeb, 13.

Enver POLATOĞLU
Frankfurt/Höchst
Eyüp Sultan Camii Din Görevlisi
2011-05-20