Hutbeler

Aşure Günü ve Ehl-i Beyt 

بِسْمِ اللهِ الْرَحْمٰنِ الْرَحِيمِ
اِنَّمَا يُريدُ اللهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهيرًا

Bismillahirrahmanirrahim
[Rahim ver rahman Allah’ın adıyla]
“Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.”

[Ahzab suresi, ayet 33]


Muhterem Müslümanlar,

Muharrem, hicri takvimin ilk ayıdır ve bu ayın 10. günü, Aşure günüdür. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Muharrem ayını „Allah’ın ayı“ olarak nitelendirmiş ve Ramazan’dan sonra en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir. Hz. Adem’in tevbesinin kabul edilmesi, Hz. Nuh’un ve ona inananların tufandan kurtulması gibi insanlık için tarihi öneme sahip birçok olayın Aşure günü meydana geldiği kabul edilir. Ancak Hz. Hüseyin’in bu günde şehit edilmesi, Hz. Peygamber (s.a.v.)’i ve Ehl-i Beyt’ini seven bütün mü’minleri derinden yaralamıştır.

Muhterem Mü’minler,

Aşure gününü bir önceki ya da bir sonraki gün ile birlikte oruçlu geçirmek sünnettir. Peygamberimiz (s.a.v.) de bu aya, ayrı bir önem vermiştir. Hz. Aişe validemiz ve Abdullah ibn Ömer’in bildirdiğine göre, İslam öncesinde Peygamberimiz (s.a.v.) ve Mekke halkı “aşûrâ” günü oruç tutuyordu. Bu onlara Hz. İbrahim’den kalan bir gelenekti. Hz. Peygamber hicretin ardından Medine’de Yahudilerin bu günü oruçlu geçirdiklerini görünce, sebebini öğrendi ve “Biz Musa’ya sizden daha yakınız” dedi. Kendisi oruç tuttu ve „Aşure günü orucunun, önceki yılın günahlarına kefaret olacağını umarım“ buyurarak, bu günde oruç tutulmasını tavsiye etti. Hicretin 2. yılında Ramazan orucu farz kılındı. Bundan sonra da, Rasulullah ve isteyen Müslümanlar aşûrâ orucunu bir gün öncesi ve sonrası ile tutmayı sürdürdüler. [1] Peygamberimiz (s.a.v.) “Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan aşûrâ orucudur” [2] buyurmuştur.

Değerli Kardeşlerim!

Muharrem ayı, aynı zamanda Müslümanların yüreğinde derin acılar oluşturan Kerbela hadisesi ve cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin’in ve yakınlarının hunharca şehit edildiği hüzünlü günlerin tarihidir. Hz. Hüseyin, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in dünyanın iki çiçeği, ahirette de “cennet çocuklarının efendileri” diye övdüğü [3] ve haklarında, “Allah’ım, ben onları seviyorum, sen de sev!” diye dua ettiği, [4] torunlarından biridir.

Muhterem Müminler!

Ehl-i Beyt Peygamberimiz (s.a.v.)’in mutlu yuvasında yetişmiş, sevgi dolu gönlünden feyiz almış, örnek şahsiyetlerdir. Her biri Kur’an’ın ilkelerini benimsemiş, Peygambere itaat etmiş, İslam’a gönül vermiş değerli şahsiyetlerdir. Sevgili Peygamberimiz Ehl-i Beyti ve sahabeyi sevmemizi, onları örnek almamızı tavsiye etmiştir. Peygamber Efendimiz ve onun Ehl-i Beyt’i asırlardan beri milletimizin rehberi olmuş, sevgi ve saygının en güzel tezahürlerine mazhar olmuştur. Aynı zamanda milletimizin en temel birleştirici unsurlarından biri olmuştur. Hz. Hüseyin‘in siyasi ihtiraslar uğruna şehadeti herkesi derinden üzmüştür. Bu olayın üzüntüsünü kalbimizde hala hissediyoruz. Hatırlıyoruz, hatırlama ders alma niyetiyle olmalıdır. Bize düşen görev, geçmişe gömülüp kalmadan, tarihi olayları ayrışma ve düşmanlık konusu yapmadan, dinimizi iyi anlayarak kardeşliğimize zarar verecek davranışlardan kaçınmaktır.

Değerli Kardeşlerim!

Hutbemi , Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Ehl-i Beyt’ine duyduğumuz sevgiyi ifade eden ve namazlarda okuduğumuz salli-barik duasının mealiyle bitiriyorum: „Allahım! İbrahim’e ve onun yakınlarına rahmet ettiğin gibi Muhammed’e ve onun yakınlarına da rahmet et. Şüphesiz övgüler sanadır ve sen çok yücesin.“
“Allahım! İbrahim’e ve onun yakınlarına bereket verdiğin gibi Muhammed’e ve onun yakınlarına da bereket ver. Şüphesiz övgüler sanadır ve sen çok yücesin.“

[1] Buhari, Savm, 69. II, 251; Müslim, Sıyam, 128; Tirmizi, Savm, 49. III, 117.
[2] Tirmizi, Savm, 46. III, 117; Müslim, Savm, 38. No:202; Ebu Davud, Savm, 56. No: 2429.
[3] Buhari, Menakıb 22.
[4] Tirmizi, Menakıb 31.

DİTİB Köln Merkez Hutbe Komisyonu

2011-12-02