DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2011-06-28 | Mesaj

Miraç Kandiliniz Kutlu Olsun

Bu yıl 28 Haziran Salı gününü Çarşamba gününe bağlayan geceyi Miraç Kandili olarak eda ediyoruz. Bu gecede, İsrâ ve Mirac’ın anlam ve mana derinliklerinde yeni bir tefekkür ve tezekkürle idraklerimizi yeniliyor, Rabbimizi, O’nun nimetlerini, aynı zamanda insana yaratılmışlar içinde lütfetmiş olduğu üstün konumu, hayatı, maddeyi ve manayı bir kez daha derinden düşünüyoruz.

İnsanlığa hakikat ve esenlik müjdesini getiren seçilmiş insan Peygamberlerin bu görevi yerine getirirken, davette bulundukları toplumların ne gibi bahaneleri, engelleri ve zorlukları ile karşılaştıklarını öğrendiğimiz gibi, sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yaşamak zorunda kaldığı sıkıntı ve üzüntüleri de biliyoruz. İşte, Miraç, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in toplumu İslâm’a davet sürecinde en yakın desteklerin kesildiği, Müslümanların boykot edilip yalnız bırakıldığı en çetin dönemde, Yüce Rabbimiz’in, Peygamber’ine hakikat ayetlerinden bir kısmı göstererek, ona güç katmak, iltifat–ı Rabban iyi göstermek üzere O’nu bir gece Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya götüp oradan da katına yükselttiği, içinde pek çok ilahi hikmet, sır ve bereket ibarındıran, beşeri idrakin sınırlarını zorlayan, mübarek bir yolculuğun adıdır.

“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.„

Peygamberimiz (s.a.s.)‘in Miracı eşsiz bir mucizedir; mucize olduğu için de insanların bilgi araçları ile bu olayı tamamen kavramalarının veya aynen tecrübe etmelerinin mümkün olmayan tarafları vardır. Bu nedenle bizlerin sorumluluğu ve çabası, ortak tarihi hafızamızda, alimlerimizin düşüncelerinde ve pek çok eserde farklı boyut ve incelikleri ile işlenen mucizevi Miraç hâdisesinin metafizik mahiyetini bütün ayrıntıları ile kavramaya çalışmak değil, bu hâdisenin mana ve hikmetini, bizlerin iman ve amel dünyamızdaki yerini bir kez daha düşünmek olmalıdır.

Miraç, Zu’l-Celâl Rabbimizin, sınırsız bilgi, kudret ve inayetini bizlere bir kez daha hatırlatır. Miraç hâdisesi bize, zaman ile mekanın, madde ile mananın, görünenle görünmeyenin nasıl içiçe olduğunu anlatır. Peygamber’imizin mazhar olduğu ilahi teveccühü hatırlatır. Tereddütsüz inanmanın anlamını ve değerini gösterir.

Bu gün ve gecede bizler, inanan bireyler olarak, Rabbimizin etrafımızda ve kendi bedenlerimizde sunduğu delil ve işaretleri okuyarak idrakte yücelme, imanda kararkılma, yaptığı ibadetler de taşıyacağı huzur ve huşu ile, sergilediği davranışlar da Hakk Teâla‘nın her an gözü önünde olma bilinci ile mecazi anlamda bireysel yükseliş ve yücelişimizi (miracımızı) yaşamaya çalışmalıyız. Bu çaba bizleri birey ve toplum olarak sadece manada değil maddede de yüceltecektir. Zira Miraç bize madde ile mananın nasıl bir bütünün parçası olduğunu anlatıyor. Maddeye mana güzüyle bakmayı, eşyadaki delil ve işaretleri okumayı telkin ediyor. Her anlamda ve alanda yücelmeyi teşvik ediyor.

Bu tavsiyelere kulak vererek, benliklerimizi eğitip nefislerimizi terbiye etmek suretiyle bireysel ve toplumsal manevi yükselişimizin, eşyaya yansıyan bir rahmet olarak bütün bir dünyayı kuşatacak esenlik ve güzelliğe dönüşmesini Yüce Allah’tan diliyor, siz Almanya’da yaşayan Müslüman kardeşlerimin ve bütün bir İslâm âleminin Miraç Kandilini gönülden tebrikediyor, yapacağımız ibadet, dua ve yakarışların kabul olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Selam, muhabbet ve saygılarımla…


Prof. Dr. Ali Dere
Din Hizmetleri Müşaviri